İbn Abdilber

(978 - 1071 m.)

 

Risale-i Nur enstitüsü

 

Büyük İslam alimlerindendir. Hadis alimi, edebiyatçı, tarihçi ve münekkit (tenkitçi) bir kişiliğe sahip olup, Maliki fakihlerindendir (hukukçu) . Endülüs'te yüz yedi alimden icazet almıştır. Bazı akranları kendisiyle aynı hocalardan ders almalarına rağmen, bilahare ondan ders alıp talebesi olmuşlardır. Tenkitleriyle meşhur İbn Hazm tarafından, "hadis ilminin imamı" olarak vasıflandırılmıştır.

 

Risâle-i Nur'da asrının allamesi (büyük alimi) , tahkik (hakikat) ehlinin büyüklerinden biri olarak zikredilmektedir (Mektubat, s. 138). Künyesi, Ebu Ömer Cemalüddin Yusuf bin Abdillah bin Muhammed bin Abdilberr en-Nemerî şeklindedir.

 

İbn Abdilber, 978 tarihinde Kurtuba'da doğdu. Ataları daha önceden buraya göç etmişlerdi. Bu sülale Endülüs'te fetih ve İslamiyet'in yayılmasından sonra buraya gelen Arap kabileleri ve Berberî Müslümanlarıyla birlikte bu bölgeye gelmiş ve Reyye şehrine yerleşmişlerdi. Tanınmış bir aileye mensup olması, hem dedesi hem de babasının önemli şahsiyetler arasında yer almaları, eğitimine verilen önem, ileride büyük alimler arasında isminin zikredilmesine önemli bir vesile teşkil etti.

 

İlk öğreniminden itibaren tanınmış alimlerden ve yörenin önde gelen isimlerinden ders almaya başlayan İbn Abdilber, muhtelif İslam ilimlerinden ders almaya başladı. Özellikle tefsir, fıkıh, hadis, siret ve cedel gibi dallarda eğitim gördü. Eğitim gördüğü çok sayıdaki hocadan mezuniyet anlamını taşıyan "icazet" aldı. İcazet aldığı hocaların sayısının yüz yedi olduğu nakledilmektedir. Bu sayı, aldığı eğitimin mahiyeti hakkında önemli ipuçları vermektedir. Eğitime beraber başladığı çok sayıdaki yaşıtını geride bıraktı. Arkadaşları kendisiyle aynı hocalardan ders almalarına rağmen daha sonra ondan ders almaya başladılar.

 

İbn Abdilber, Endülüs'ün dışına çıkmadı, ancak çeşitli ülke ve memleketlerden değişik gayelerle yanına gelen talebe ve alimler aracılığıyla gidemediği merkezlerin ilmi birikimlerinden istifade etme yoluna gitti. Daha sonra bu alimlerden de icazet aldı. Böylece kendisi Endülüs dışına çıkmadıysa da dış dünya ile irtibatını sağlamlaştırdı.

 

İbn Abdilber, İslam ilimleriyle birlikte müsbet ilimleri de tahsil ederek kendini yetiştirdi. Tıp, Matematik, Coğrafya ve Astroloji gibi ilim dallarında çalışmalar yaptı. Kısa zamanda bölgede büyük şöhrete ulaştı. İlminden istifade etmek isteyen çok sayıdaki yöneticiden davet aldı. Ayrıca, çok sayıda yönetici onun ilim meclislerine katılarak istifade etme yoluna gittiler. Bu ilgi ve alakanın akabinde eserlerini yazmaya başladı. Daniye'de kıraat ilmiyle ilgili eserini yazdı. Bilahare gittiği Batalyevs'de buranın emirinin isteği üzerine Lizbon (Üşbune) ve Santarem (Şenterin) kadılıklarına tayin edildi. Burada da eser yazmaya devam etti. Yöneticiler arasında çekişme ve mücadelelerin başlaması üzerine Belensiye'ye döndü. Burada ders vermeye ve talebe yetiştirmeye devam etti. Bir süre burada kaldıktan sonra Şatıbe'ye giderek ömrünün geri kalanını burada geçirdi.

 

İbn Abdilber, tahkik ehli bir alim olarak ün yaptı. Bir çok alimi eleştiren ve bu konuda eleştirileriyle tanınan İbn Hazm, kendisinden sitayişle söz etti. Onun için, "hadis ilminin imamı" tabirini kullanması dikkat çekicidir. Bununla birlikte onu övgü dolu ifadelerle değerlendirdi. Ayrıca eserlerinde, "İbn Abdilber asrı" şeklindeki ifadelere de yer verdi. Ona karşı olan ilgi ve alakası, İbn Abdilber'in şahsiyeti hakkındaki değerlendirmeler için çok önemli bilgileri ihtiva etmektedir. Bediüzzaman da kendisinden övgüyle söz etmekte ve Risale-i Nur'da ismini zikretmektedir. Kendisi için asrının allamesi, tahkik ehlinin büyüklerinden biri olarak bahsedilmekte, yaptığı nakiller ve tashihlerinden alıntılar yapılmaktadır (Mektubat, s. 138).

 

Risâle-i Nur'da, İbn Abdilber'in naklettiği ve tashih ettiği, Peygamber Efendimizin bir mucizesi aktarılmaktadır; Peygamber Efendimiz (sav) Uhud Savaşı sırasında, halasının oğlu olan Abdullah ibn Cahş'ın kılıcı kırılınca, ona bir değnek verir. O değneği alan Abdullah savaşta bir kılıç gibi kullanır ve bununla savaşmaya devam eder. "O değnek onun elinde bir kılıç oldu; onunla harb etti. O eser-i mucize olan kılıç bâki kaldı. Meşhur İbn-ü Seyyidi'n-Nâs, siyerinde haber veriyor ki: Bir zaman sonra, Abdullah'ın o kılıcı Buğa-yı Türkî namında bir adama iki yüz liraya satıldı."

 

İbn Abdilber, diğer bir çok İslam alimi tarafından da övülmüştür. Büyük İslam alimlerinden olan Celaleddin Suyutî onu, hıfz ve itkan (sağlam kılma; emin olma) açısından zamanın önde gelen hadis alimi olarak nitelemektedir. Hadis ve sünnete son derece bağlı olan alimin, Hazreti Ali'yi (ra) diğer üç büyük sahabeden (halifelerden) üstün tuttuğu ve Şia yanlısı olduğu şeklindeki iddia muteber olmayıp kabul da görmemiştir. Sahabelerin birbirlerinden üstün olduklarına dair Peygamber Efendimizden (asm) herhangi bir naklin olmadığını belirtmesi, Şia taraftarı olduğu şeklindeki iddiayı çürütmektedir.

 

İbn Abdilber, kaleme aldığı çok sayıdaki eser ve yetiştirdiği talebeleri miras bırakarak 1071 yılında Şatıbe'de Hakk'ın rahmetine kavuştu.

 

Eserleri:

 

İbn Abdilber; Fıkıh, Hadis, Tarih, Tabakat, Edebiyat ve Ahlak gibi muhtelif ilim dallarında eserler yazmıştır. Et-Temhid Lima fi'l-Muvatta adlı eserinde hadisleri muttasıl, münkati ve mürsel şeklinde sıralamaktadır. Hadisleri şerh ederken senette geçen ravilerin hakkında da bilgiler verilmekte, alim ve şairlerin hadisler hakkındaki sözlerini de nakletmektedir. Bu eser ülkemizde yüksek lisans tez konusu olarak incelenmiştir. El-Kafi fi fürû'il-Malikiye, adlı eserini talebelerinin isteği üzerine, fetva verirken dikkat edilmesi gereken konular üzerine yazmıştır.

 

Ed-Dürer fi'htisari'l-meğazi ve's-siyer isimli eseri, Endülüs'te, siyer alanında yazılan ilk eserlerdendir. Eserdeki bilgiler senetleriyle birlikte verilmektedir. Olaylar anlatılırken Kur'an ayetleri ve nüzul sebepleri de dikkate alınmıştır. El-İsti'ab sahabe biyografileri hakkında günümüze kadar ulaşmış ilk eserlerdendir. El-Kasd ve'l-ümem fi't-ta'rif coğrafya ile ilgili bilgiler ihtiva etmekte olup, Arap kabileleriyle ilgili bilgilere yer verilmekte ve insanoğlunun ortaya çıkışı, farklı kabilelere bölünmesi, yeryüzüne dağılmaları gibi konular işlenmektedir.

 

Behcetü'l-mecalis yazarın edebi kişiliğini ortaya koyan önemli bir eseridir. Bunun dışında Edebiyat ve ahlaka dair olarak; kısa adlarıyla El-İhtibal, Muhtarat Mine'ş-şi'r, Nüzhetü'l-Müstemti'in yazdığı diğer eserleridir.

 

Çok sayıda eser yazıp talebe yetiştiren ilim dünyasına önemli katkılarda bulunan İbn Abdülber'in hayatı ve kişiliği muhtelif çalışmalara konu olmuştur (Leys Suud Casim; "İbn Abdülber en-Nemerî", TDVİA. 19. C. s. 271).